17 Ocak 2013 Perşembe

Geçmiş Yaşamlarda Karşılaşılan Ortak Konular


      Geçmiş Yaşam Terapilerini çalışırken ortak  problemlerde  aynı geçmiş yaşam kompleksleri ile bende karşılaşıyorum. Önceleri oldukça şaşırıyordum. Problemlerin kaynakları aynı tip deneyimlere gitmesi ilginç gelmişti...
Aslında düşününce bu da normal bir olgu. Kaynaklar aynı gibi görünse de herkesin hikayesi farklı şekilde seyrediyordu...Daha sonra, benzer nedenler de olsa her çalışmanın  çok özel ve bireysel olduğunu farkettim...
Geçmiş yaşam çalışması sırasında  karşılaşılan ortak konularla ilgili olarak Roger j. Woolger'ın  bir çalışmasını çevirdim.Onu paylaşmak istiyorum.

Terkedilme korkusu ve kendini güvende hissedememe ; Geçmiş yaşamında öksüz kalma, köle tacirlerine satılma, kıtlık sırasında ölüme terkedilme, kriz veya savaş zamanlarında sevdiklerinden zorla ayrılması vs...

Fobiler ve nedensiz korkular ; Yangın, su , boğulma, hayvanlar , bıçak, böcek ve doğal afetlerin gibi durumların neden olduğu ölümler...

Depresyon ve enerji düşüklüğü; Sevilen birinin veya ebeveynin kaybı, bitmemiş yas, intihar anıları,savaşın bir sonucu olarak gelen umutsuzluk, katliam, tutukluluk hali, veya sınırdışı edilmek.

Suçluluk ve kurban hissi; Çoğunlukla sevilen birisinin öldürülmesinin bir sonucudur. Bir çocuğun canına kıyılması, başkalarının ölümünden kendisini sorumlu hissetmek. ' Benim hatam. Ben bunu hakediyorum.' gibi sabit düşünceler...

Yeme problemleri ve  maddi güvensizlik; Geçmiş Yaşam anılarında açlık, ekonomik çöküş veya kaçınılamayan fakirlik anoreksiya,bulumia, veya obeziteyi açığa çıkarabilir.

Kazalar, şiddet, barbarlık ; Savaş anıları savaşçı anıları, maceralı aşklar. Bu tarz kompleksler daha çok adolesanlarda görülür.Çünkü birçok asker için bu yaş ölümle tanıştığı dönemdir o nedenle bu yaşam kesitinde karşılaşılan bu durumlarlada ortaya çıkar.

Ailesel kavgalar ; Çoğunlukla Oedipal dinamiklerinin  kapsadığını  görüyoruz.Geçmiş yaşam kayıtlarında anne, baba,  kardeşler arasında, ihanet mirasda haksızlık rekabet gibi durumla sözkonusudur.

Cinsel sıkıntılar ve taciz ; Cinsel isteksizlik ve güçsüzlük, genital enfeksiyonlar sıklıkla geçmiş yaşamında  tecaviz, taciz, kötüye kullanma veya hepsinin gerisinde işkence hikayesi olabilir.

Evlilik sıkıntıları; Bu durum bazen eşin geçmiş yaşamda farklı güçte,sınıfta olmasından kaynaklanabilir. Bu yaşamda çekim olmuş ama enerji olarak uyumlanamamışlardır. Örneğin  geçmiş yaşamında farklı bir konumda olabilirler. Metres, nikahsız eş , patron, veya köle durumu  / efendisi gibi.

Kronik fiziksel rahatsızlıklar; Travmatik yaralanmaları ve ölümleri tekrar deneyimlemek ile ilgilidir.Örneğin başağrıları geçmiş hayatlarda dayanılması zor seçimlerle ilgili , boğaz ağrıları sözel olarak itham, kınama, ihbar ile ilgili veya dile getirilmemiş düşünceler ile ilgili olabilir. Ülserler terör anılarıyla, boyun ağrıları asılma ve boğma ile bağlantılı olabilir. Terapi bu bölgelerdeki kronikleşmiş ağrıları tekrar hissetmesini sağlar.

      Unutulmaması gereken; hikayeniz ne olursa olsun kimsiniz necisiniz hiç önemli değil.Bu çalışma bir işbirliği çalışmasıdır . Terapistiniz size aracılık eder ve siz de hikayenin kahramanı olarak rolünüzü oynarsınız. Bunun altını çizmek istiyorum. Ne kadar iyi oynarsanız o kadar başarılı bir çalışma ortaya koyarsınız.Çalışmalarda sizde yarattığı duyguyu yakalamak yani hissetmek, düşünceleri yakalamak burada anlatmak istediğim... Rolünüzü oynamak demekle içinize dalmayı veya bunun için kendinize izin vermenizi kastediyorum...Konuyu biraz daha açarsak terapide şu sıralama ortaya çıkıyor; 

Geçmiş Yaşam terapisinde şifalanmak dört aşamada olur.  Birincisi o donmuş eski duygulara ulaşmak, ve bloke enerjinin salınması, ikinci olarak, bilince gelen negatif düşüncelerin ve veya varsayımların kaynağının anlaşılarak şimdiki yaşamında onlara daha fazla sahiplenmemeyi anlamak ve onları salıvermek yerlerini tamamen pozitif duygu ve düşüncelerle doldurmak...üçüncüsü vücutta tutulan ağrı ve blokajların bırakılması... ( burada gerekli olduğu taktirde beden terapi çalışması uyguluyoruz ) dördüncü ve son olarak o geçmiş yaşamı tekrar gözden geçirirken yeni çözümler buluyoruz ve o sıkıntı çekmiş geçmiş yaşam karakterinin bunu anlamasını sağlıyoruz....  ( reframing )...

Son ve en tatlı aşama olarak  çikolata eşliğinde taze  bitki çayınızı yudumluyor rahatlıyor ve kendi deneyiminizi değerlendiriyorsunuz...

Sevgiyle kalın....

Acının çaresi gene acının  içindedir.  İyi ve kötü içiçedir.  Eğer siz ikisini barındırmıyorsanız, bizden biri değilsiniz. 
Celaleddini Rumi 13. yüzyıl 






      

30 Aralık 2012 Pazar

Enerji Alanları nedir?





     Enerji alanlarımız dünyanın etrafını saran atmosfer gibi bizi kuşatır. Sanki ikinci bir deri gibi bizi korur.
Oldukça ince bir tabaka olup herkes tarafından algılanması çok zordur. 
Bu bizi kuşatan farklı özellikteki enerji tabakalarını matruşka bebeklere benzetebiliriz. Açtıkça bir başka bedene geçeriz.İçeride kalan en küçük bebek bizim Fiziksel Bedenimizdir. Onun üzerindeki bebeği sarmalayan ince tabaka Eterik Bedenimizdir  .Bu tabakada belirli bir zaman zarfında geçirilen hastalıkların, yaralanmaların, sakatlanmaların izi vardır. Bloke olduğu zaman yaşam enerjisinin akışı bozulur ve hastalıklar ve fonksiyon bozuklukları başlar. Onu 'Duygusal  beden ' çevreler.  (Astral Beden ) Bu alan duygusal durumumuza veya modumuza  bağlı olarak genişler veya daralır.Renkli görülen kısımdır. Aura olarak durugörüler tarafından tanımlanır. Geçmişten veya geçmiş yaşamdan taşıdığımız duygusal travmaları canlı hatıralar olarak taşır... Korku, şiddeti suçluluk, utanç, taciz, değersizlik duyguları gibi...Daha sonra gelen tabakada Mental Bedendir.Buraya tekrarlayan saplantılı düşünceler taşınır. Bu tabakada aynı zamanda geçmiş hayattın ölümü anında  taşıdığımız düşüncelerde vardır...Ben sevilmiyorum...kimsenin umurunda değilim...daha fazlasını yapmalıydılar...geri döneceğim gibi....Aynı zamanda kişiyi kısıtlayan negatif düşüncelerde   burada bulunur...Yeterince iyi değilim...herkes bana bakıyor....artık kimseye güvenmeyeceğim...
Yukarıda anlattığım üç enerji alanından farklı olarak bir tane daha vardır.Kişiye aittir ama diğer enerji bedeni alanlarıyla da bağlantı halindedir.Bu bedene 'Spiritüel beden 'ya da 'Nedensel Beden' de diyoruz. Carl Jung bu bedeni kişinin bilincinin ötesinde düşünmüş ve kollektif bilinçaltı demiştir. Bu bölüm bizim yukarıda kalan parçamızdır.Bu karmik uzantılarla diğer kişilere bağlanırız.O parçamız bizim bilen yanımızdır.Spiritüel alan çeşitli yollarla diğer bedenlerle etkileşip enerji tutabilir. Örneğin geçmiş yaşamda ölen bir bebeğin eterik bedenin uterin bölgesine tutunması, mutsuz ve yalnız ruhların  depresif insanların duygusal bedenlerinin o bölümlerine tutunmaları, haksızlığa uğramış ruhların suçluluğu sürekli hissettirmek için düşünsel bedene tutunmaları gibi....Bu konuyu ' Davetsiz Enerjiler ' yazımda da okuyabilirsiniz.

      Bir kişi öldüğü zaman üç düzey beden sanki bir enerji  zarfı gibi yukarı çıkar. Ama bir farkla ; o hayatın travmalarının izlerini taşıyarak...Diyelim ki bir adam arkasından bıçaklanarak öldü.Eterik bedende travmanın izi ( blueprinti ) kalacak  ve o fiziksel travması gelecek yaşamlarını fiziksel boyutta etkileyecektir. ( İşte durugörüler eterik bedene gömülü bıçağı bu noktada görebilirler...) Bu kişi bir kavga sırasında bıçaklandıysa duygusal bedeninde de öfkenin izleri olacaktır. Ama izler olayın görüntüleri ile bağlantılıdır.Üçüncü düzeyde mental bedende o kişinin ölürken ne düşünüyorsa onları taşır... Geri geleceğim.!..   İntikamımı alacağım! gibi...Bu durumda bu düşüncelerin mental bedende izleri vardır aynı zamanda duygusal bedeni etkiler ve eterik bedendeki izleriyle ardışık hayatlara  taşınır.
  Dördüncü düzeyde ' kollektif bilinçaltı ' demiştik.Bu alan zaten bir yere gitmez. Kişinin kollektif bilinçaltına ait olup ölümden sonra etkisi yaşam sırasında bitmemiş işlerle bağlantılıdır.Yaşamlar boyu suçluluk duygusu taşıyan birinin perili hikayelere konu olması gibi... 
   Regresyon terapisi enerjiyi taşır, özellikle yüklü duyguları yüzeye çıkarır ve beden terapi çalışmaları ile dönüştürür.  Sonuç olarak bizde dönüşürüz...

Nice mutlu yıllara....



Geçmişi hatırlamayanlar tekrar etmeye mahkumdur....Santayana











29 Aralık 2012 Cumartesi

Geçmiş Yaşam Travmaları



       Biz regresyona girdiğimiz zaman bazı anılar rüya gibi gözümüzde canlanmaya başlar... Bu anılar bilinçaltımıza gömülmüş derin deneyimlerdir...Eğer o geçmiş hayata geçiş yaparken bedensel bir duyarlılıktan yola çıktıysak bu bizim fantom bir ağrı duymamıza kadar gider...Bu daha derin düzeyde bizim taşıdığımız travmatik kalıntının ortaya çıkmasıyla şimdiki yaşantımızdaki etkilerini anlayabiliriz...
Örneğin adını Ayşe diyeceğim bir danışanım iki geçmiş yaşamında da asılarak ölmüştü. Şimdiki hayatında boynunda sebebinin ne olduğunu bilmediği ileri derecede boyun fıtığı vardı.Sürekli sırt ağrısı çeken bir danışanımda geçmiş yaşamında rıhtımda yük taşıyan ve son derece mutsuz bir yük işçisiydi.
      Bu anılar regresyonda su yüzüne çıkınca gerçekten çok şaşırtıcı oluyor. Nasıl hayatımızı etkilediklerini farkediyoruz. Neredeler peki ? Bizim fiziksel bedenimizi sarmalayan enerji alanlarımızda bulunuyorlar. Daha doğrusu Geçmiş Yaşam Araştırmacıları o anıların daha çok eterik alanda yapışık olduklarını öne sürüyorlar. Buna blueprint'de _ deniyor. Burada kalmış anılar her zaman olmasa da döküntü, doğum lekesi, jinekolojik hastalıklar gibi durumlar olarak şimdiki bedenimizde degörülebilirler..

     Bir regresyon çalışması sırasında hatırlanan bir travma şifalandırılır ve o sorun ortadan kalkar...
Bu konuyla ilgili bir danışanımın migren ağrılarında ciddi bir aşama kaydettik. Geçmiş hayatında kafasına kurşun sıkarak kendini öldürmüştü. Gittiği o hayatta hayatıyla ilgili kendi kararlarını verdi ve çözümlerini buldu. O eterik bedendeki bu izi salıverince migren atakları ortadan kalktı. Burada şunun altını çizmek istiyorum. Enerji alanlarımızda bulunan geçmiş hayatlarımızdan taşıdığımız izler bizim bitmemiş işlerimizi de gösterir ve onu bu hayatımıza kadar getiririz...Aynı zamanda çocukluk anılarımızda da bizim ' bitmemiş işlerimiz ' vardır...  O bitmemiş işlerin enerjisi şimdiki hayatımızda bizi takip eder...Bir danışanım babasından nefret ediyordu ve bunun sebebini öğrenmek için gelmişti. Geçmiş hayatında babasını rahip olarak gördü ve o hayatında onun öğrencisi olmuş ve rahip hocası onu hep ezmişti. Ona kurallar gereği de asla sesini çıkaramamıştı. Bu bağlantıyı anladı ve babasından herhangi bir konuyla ilgili azıcık bir uyarı bile gelse neden sinir küpü olduğunu anladı. Enerji alanında bitmemiş işleri tetikleniyor o eziklik duygusunu farkında olmadan yaşıyordu.Bunu çözdüğünde babası ile problemi ortadan kalktı.
Şems'in dediği gibi acıyı anlamak için acının içine dalmak gerekiyor...Acının şifası acının içinde çünkü...
   Bazı durugörüler kişilere baktıklarında enerji alanlarını görebiliyorlar ve geçmiş yaşamlarının son hallerini de...Bu her zaman olmasa da o an kişi duygusal, düşünsel ve fiziksel anlamda o durumdan etkilenmişse...  Düşünsenize  yolda giderken yanınızdan kalbine  bıçak saplanmış bir adam geçiyor, arabayı kafasında balta olan birisi kullanıyor...kapıcınızın ellerinden ve ayaklarından zincirler sarkıyor...Drakula filmlerindeki gibi...
Belki algılarımız açıldıkça bizde görürüz ama eğlenceli olur mu bilmem....sevgiyle...

Herkim  ölmeden önce ölürse öldüğünde asla ölmez...Abraham of Santa Clara



             
 
<




4 Eylül 2012 Salı

Hakkımda...


BİO  



Erickson Koçluk
Regresyon Danışmanı
Earth Üyesi
DMP practitioner


14 Mayıs 2012 Pazartesi

Neden Değişmek İsteriz ?

                  Değişebiliriz....

      Günümüzde 'Farkındalık'tan sonra  ikinci trend kelime ' değişim ' . Değişim denince hemen akla şu soru geliyor: İyi hoş ama değişim nerede başlar, nerede biter ? Dünya döndükçe bitmez aslında...Ne demişler değişmeyen tek şey değişmenin olduğudur! 
Neden değişmek isteriz?
Birincisi canımız yeterince acımıştır. Başımızı duvara vura vura artık gına gelmiştir. Durmak ve değiştirmek gerektiğini anlamışızdır. Teselli için bir şeylerin değişmesi gerekmektedir. Bu değişim teselli arayışımızla ilgili...
İkincisi umutsuzluğun yaşam biçimi olan sıkıntıdır. Sıkıntı aslında umutsuzluğun bir şekilde yansımasıdır. Bu hep aynı, birşey olduğu yok diyenlerimizin değişim noktasıdır. Bu da  bir anlam veremediğimiz, sıkılan tarafımızla ilgili olan değişme kararımız... 
Üçüncü neden ise birden değişebileceğimizi keşfetmemizdir. Elimize geçen bir kitap, bizi etkileyen bir yazı, birinden duyduğumuz birşey yeni olasılıklar zinciri olabileceğini anlatır. Bu da bir çoşku yaratır ve daha çok öğrenmek isteği ile değişmek isteriz.  Artık değişime hazırızdır...
Analitikler içinse değişime hazır olmak; değişim için kararsızım,   milim milim ilerleyip her sonucu incelemek istiyorum, ona göre karar vereceğim anlamına da  gelebilir.  Her şekilde kulağa hoş geliyor... Sevgiyle kalın...


9 Mayıs 2012 Çarşamba

Sorular...sorular...

Çalışmalarla ilgili sıklıkla karşılaştığım  soruları aktarmak istiyorum....

Geçmiş bir yaşam çalışması sırasında bilincimi kaybeder miyim? Çalışmayı hatırlayacak mıyım?

GY çalışması trans halinde uygulanır. Hani heyecanlı bir kitap okurken dalıp gittiğiniz an gibi.O anda tamamen kitaba odaklanırsınız. Dışardan gelen uyarılara açıksınızdır. Söyleneni duyarsınız.Beyin dalgalarınız alfa düzeyinde olduğundan bilinç ve bilinçaltınız arasında bir köprü görevi görür.Meditatif durumdur.

Ya gittiğim hayattan geri dönemezsem?

Bu mümkün değil.Açıkçası bir yere gitmiyorsunuz.Sadece uzandığınız yerde yatıyorsunuz.Hem şimdi de hem de geçmiştesiniz. Ruhunuzun hatırladıklarını bir film gibi seyrediyorsunuz ve başroldesiniz...

Sadece merak ediyorum.Acaba nasıl yaşamlarım var diye... Konu olmadan çalışabilir miyim ?

Olabilir ancak aşırı merak bazen çalışmayı engelleyebilir.Amaç aslında geçmiş hayatı öğrenmekten çok travma çözmeye yönelik olduğundan çalışma amaca hizmet etmiş olmaz.

Neden çalışmalar kayıt altına alınıyor ? 

Eğitimini almış olduğum Radianced Eğitim Okulu ve bu okulun bağlı olduğu Uluslararası Regresyon Terapistleri  Birliği ( IARRT ) kaydı şart koşmaktadır. Her çalışma çok özeldir ve kişinin izni olmadan kesinlikle kullanılmamakta ve güvenle saklanmaktadır.

Bu çalışmalar herkes için uygun mudur ?

Hayır değildir.Ciddi psikolojik rahatsızlıkları olanlar  için bu çalışmalar uygun değildir.İlaç tedavisi görenlerin doktorlarından izin almaları gerekmektedir. Ayrıca hamilelerde çalışma için uygun değildir.

Bu çalışma için Geçmiş Yaşamlara inanmak zorunda mıyım ?

İnanmak zorunda değilsiniz... Geçmiş Yaşam çalışmasının  bir tekniği vardır. Önemli olan inanmanız değil size sağlayacağı faydaya inanmak ve samimi olmanızdır.Dinle inanç sistemleriyle ilgili bir çalışma değildir aslında...

Peki anlatmak istemediğim sırlarım ortaya çıkar mı ?

Bu çalışmalarda sizin istemediğiniz hiçbir sırrınız ortaya çıkmaz. Fakat çalışmak istediğiniz konuyla ilgili olarak aşırı kontrolcü olmak ve gerçek duyguları bastırmak sağlıklı bir çalışmayı engeller.






Bilgi insanı ' şüpheden '


İyilik 'acı çekmekten'


Kararlı olmak 'korkudan' kurtarır.   Konfiçyus